KENDİ İŞİNİ İNŞAA ETMEK İSTEYENLER. ANA SAYFA DA Kİ ''DİSTRİBÜTÖR-TV/BİLGİAL'' TIKLA VE İZLE. KAZANMAYA BAŞLA..KARAR VERDİYSEN KAYDINI YAP.DİSTRİBÜTÖR ID İÇİN (M0900004127) İ YAZ. CV.LERİNİZİ kiymetguzelis@ceoara.com 'a BEKLİYORUM.
röportajlarım ve yazılarım - Röportaj Gazetesi
 
1985 sonrası ve bugünün Ceo'ları...
Ana Sayfa
Günlük gazeteler
Röportaj Gazetesi
Verilerim
İletişim
Amy whinehouse
Turklider-ceo
Farklı yazılarım
Foto Galeri-Çanakkale
Farklı site yazılarım
Türkçe pop radyo
wwf-Türkiye/Bülten
İş dünyası/son dakika
E-Röportaj
Bedava oku
Abha-kobi
Şirket adresleri
xing
Ticari platform
Distribütör-tv/Bilgial
   

Başarıya imza atan Ceo'lar...
 
Yazılarım-Söyleşilerim
’'Network Marketing’’e Bakış..
KIYMET GÜZELİŞ tarih 25.08.2008, 11:59 (UTC)
 Kıymet Güzeliş Dione öncesi ve sonrasında ’Network Marketing’’e Bakış..
23 yıllık ‘yayıncı/Gazeteci kişiliğimle ve kariyerde başardıklarımla gurur duyuyorum.
Çünkü; tüm bu başarılarımın arkasında asıl yatan özeliklerimi , yetilerimi,bilgilerimi ve hayata bakış felsefemi geliştiren ilk iş hayatıma atıldığım yıllar olan 1977-1985 döneminde Alarko Holding ve arkasından Grolier yabancı dil laboratuar satış ve yöneticiliği sırasında aldığım eğitimler sonucunda olduğuna inanıyorum. V e bu bilgiler iş yaşamım boyunca bana rehber oldu.Ve kendi işimi kurdum. Kendi işimi yaparken bile aktif bir insan olmayı ve insanlarla olmayı sevdim.Yayıncı/Gazeteciydim ama her zamanda satıcıydım.Hayat bir satış değil mi?!! Zaten..
Doğduğumuzda daha ağlayarak dünya ya gelir ve isteklerimizi belirterek kimliğimizin kabulu için ağlar.. ve isteklerimizi anlatarak yapmalarını sağlamaz mıyız?.!!
Bu bir satıştır.Satış sadece bir malı satmak değil ,duygularımızı ve kendimizi de anlatmanın, ifade etmenin bir felsefe tarafıdır.
Bu mesleğe aşık ve seven,inanan kişiliğimle yıllardır hep bir arayış içinde oldum.
Ne mi arıyordum? Bu meslek hak ettiği yeri kariyer olarak arayışta bulunan insanların
Aradıkları yanıtlara sahip özellik ve niteliklere ,haklara ,güvenceye işveren tarafından kavuşturulacakmıydı?!!!!
Bu anlamda arayışlarım sürerken de ; globalleşen dünya da ‘’Network Marketing’’ sistemi de Türkiye’de farklı iş kollarında uygulanmaya başladı.Kozmetik sektöründen tutunda devre mülk satışına kadar..Aloe vera toplantıları, Avon toplantıları.. Bunlar farklı şekil ve yöntemler uygulanarak bazen otellerde yapılan toplantılar ile insanların bilgisine sunuluyor bazen de kendine güvenen şirketlerin kendi bünyesindeki salonlarda şirkete çağrılan kişilere aktarılıyordu.Bu işi tamamlamak istediğiniz sevdiğiniz bir resmin pazıl şeklinde aldığınız parçalanmış parçalarının bir araya getirilmesi gibi düşünün.Hepiniz bir zaman dilimi içinde böylesi bir pazıl alıp yapmışsınız.dır.Bende yaptığım satış işinin Türkiye ‘de hep olması gereken pazıl parçalarını aradım ama bir türlü olması gerektiği biçimi,renkleri bulup yerine oturtup kafamdaki ve dünyadaki satış resmini tamamlayamadım..Ancak 14 haziran günü bu resmin parçaları ‘’DİONE FIRSAT SUNUMU’’ toplantısında bu işi uzun yıllardır yapan
Sn.Gülay R. Dalkılıç ve Semih bey’in anlatımlarında ve onların anlatımını pekiştiren ‘’DİONE GARANTİ ‘’ koşullarında buldum.Şimdi bunların ne olduğunu sizlerle paylaşacağım.

LÜTFEN AŞAĞIDAKİ LİNKİ KOPYALA İLE ADRES ÇUBUĞUNA YAPIŞTIRINIZ...

http://www.e-catalog.net/profile/kiymet-guzelis5f6.html?status=profile
 

WWF-Türkiye yarın Meclis’te onaylanacak kanun tasarısına karşı çıkıyor
Deniz Şilliler Tapan, Basın ve Yayın Koordinatörü, dtapan@wwf.org.tr, tarih 06.05.2008, 12:05 (UTC)
 Türkiye’nin doğası, son yıllarda çeşitli yasa değişiklikleriyle geri dönüşü olmayan yıkımlara açık hale gelmiştir. 2007 yılında Anayasa Mahkemesi’nin orman arazilerinin turizm yatırımı amaçlı tahsisini durdurmasının ardından, son dönemde Turizm Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile orman alanlarının kıyıma uğramasının yolu açılacak. Tasarının en dikkat çekici maddesi ise; turizm yatırımına tahsis edilecek devlet ormanı sayılan alanın toplam genişliğinin orman sayılan alanın genişliğinin %1’ini geçmeyeceği. Küçük bir oran gibi sanılan bu yüzde gerçekte Türkiye genelinde iki milyon dönüm orman alanına denk düşüyor.

Yüzyılın en büyük tehdidi küresel iklim değişikliği ve onun sonucu olan kuraklık ülkemizi etkilemeye başlamışken, ormanları daha iyi koruyacak önlemler yerine, Akdeniz Bölgemiz’de kalan son orman alanlarının feda edilmesi kabul edilemez bir anlayıştır. Su kaynaklarının varlığı, çevresindeki ormanların varlığı ile sürekli kılınabilir. Kuraklığın da etkisiyle tehlike altında olan su kaynakları ve yeraltı suları orman arazilerinin tahribi ile daha da trajik hal alacaktır.

Ayrıca tasarıda; tahsis edilen orman alanının üç katı kadar alanın ağaçlandırması hükmü de bir kandırmaca olarak görülüyor. Yüzyıllar boyunca gelişerek büyük zenginlik taşıyan ormanların sağladığı faydaları yeni dikilen ağaçların sağlayamayacağı açıktır.

Ormanlar yalnızca ağaç topluluğu olarak algılanamaz. Ormanlar barındırdığı biyolojik çeşitlilik ile bir bütündür, gen kaynağı ile de gıda güvenliğinin temelidir. Ormanların ekolojik değeri, kesilen ağaç sayısına karşılık dikilen ağaç sayısı ile değerlendirilemez. Ormanların ekolojik değer ölçütleri, ağacı, yaban hayatı, toprağı ve suyu ile ekosistemin bütünlüğünü, bu unsurlar arasında doğal süreçlerin kesintisiz bir şekilde işlev görmesine imkan verecek ölçüde parçalanmamışlığını (örneğin yaban hayatının rahatsızlığa uğramadan varlığını sürdürebilmesi), ekosistemin yaşlılığı ve olgunluğunu, sahip olduğu biyolojik zenginlik, barındırdığı nadir, endemik, tehlike altındaki tür ve habitatları kapsar. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini en fazla hissedecek ülkelerden biri olan Türkiye, ormanlarını kısa vadeli ve sürdürülebilir olmayan ekonomik faaliyetler uğruna feda etmemelidir.

Uluslararası araştırma ve tespitler, küresel iklim değişikliği ile Akdeniz Havzası’nda turizmin geleceğini sorgulamaktadır. Bu tür kamu yararından uzak ve rantın önünü açan tasarılar yerine, turizm sektörünü küresel iklim değişikliğinin Akdeniz Bölgesi’ndeki kavurucu etkilerine hazırlama daha doğru bir adım olacaktır. Böylesi bir arazi tahsisi amaçlı konuyu, “ekoturizm” gibi içi doldurulmamış kavramlarla örtmeye çalışmak ikna edici değildir.

Kanun Tasarısında yapılan düzenlemelerle tasarının kapsamı her ne kadar turizm gelişme alanlarıyla sınırlandırılmış olsa da yeterli değildir.

Şimdiye kadar turizm yatırımlarının yoğunlukla yer aldığı Akdeniz Bölgesi’nde, turizme tahsis edilmiş ormanlar ve kumul alanlarda kurulan otellerin “herşey dahil” fiyat politikaları ile ülkemizin turizm gelirlerinin artması sekteye uğramıştır. Bu alanlarda yeni turizm tesisleri açmak yerine, herşey dahil politikalarla zarar gören turizm sektörünü karlı hale getirme yolu aranmalıdır. Yapılacak şey, iklim krizinde en öncelikli ihtiyacımız olan ormanları yok etmek yerine sürdürülebilir çözümler üretmektir.

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) olarak; ormanlarımızın yeni bir talana maruz kalmaması için Turizm Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının TBMM’den geçmemesini, meclisten geçerse de Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanmamasını bekliyoruz. Olmasını beklediğimiz değişiklik; “Orman arzileri turizmin bekası için korunmalıdır.”

 

E-röportaja Hoşgeldin.
Yanıtlayan/KIYMET GÜZELİŞ tarih 30.04.2008, 09:23 (UTC)
 Bilgisayarınızın başından kalkmadan röportaj yapma fırsatı, sadece Milliyet Kobi'de. Röportajımıza katılarak sesinizi geniş kitlelere duyurabilir, başarılarınızı tüm dünyayla paylaşabilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken tek şey aşağıda yer alan soruları yanıtlayarak fotoğraflarınızı sistemimize eklemek. Röportajınız Milliyet Kobi editörleri tarafından hazırlanarak yayına açılacak.

03 Mart 2008Röportaja Katıl /Soruları yanıtlayan/KIYMET GÜZELİŞ

1. Soru Şirketinizin kurulma sürecinden bahseder misiniz?

Türkiye'de 1985 yılı ile ''ÖZAL''dönemi başladı.Bu tarihe kadar Ekonomi sözcüğü pek telaffuz edilmiyordu.Hatta yazılı ve görsel basında da bu tür haberlere yer verilmiyordu.Çünkü; Türkiye kendi içinde kapalı bir ekonomi politikası yürütüyordu.Dış ticaret pek yapılmıyordu.Ama Özal ile birlikte bu tür kavramlar yer değiştirdi.Ağırlıklı olarak dış ticarete ve finansal ağırlıklı argümanlar oluşturuldu.Bankacılık sektörü ivme kazandı.İnşaat sektörü derken, tekstil ihracaatı ve turizm sektörleri başı çekti.Ve İ.M.K.B kurularak şirketlerin halka açılması sağlandı.Kısacası Türkiye'de uluslararası bir ekonomi politikası oluşturuldu.Ekonomi terimleri böylece önem kazanmaya ve halk tarafındanda öğrenilmeye ve benimsenmiye başlandı.Bende böylesi bir dönemde 0cak 1985 ocak itibari ile iş dünyasına yönelik yayın olan ''DÜNYA BİRLİK BASIN HABERLER AJANSI-EKONOMİ DERGİSİNİ'' çıkararak yayın hayatıma ve gazeteciliğe adım atmış oldum.Bende o zamanların kobi fertlerinden olmuştum. Ancak bu 2000 yılı krizi nedeniyle 15-16 yıl sürdü.Çünkü bende bir 2000 yılı kazazadelerinden olmuştum.

2. Soru Bu süreçte ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Bu süreç içersinde bugünkü imkanlar yoktu.Bankalar olsun, farklı kuruluşlar olsun,teknoloji olsun bu denli biz gibi küçük kobilere yol gösterici olacak düzeyde değillerdi.Hatta yoktu.Bugün sitenizi açtığımda çok rahat bir şekilde sizin sunduğunuz imkanlar vesilesi ile röportaj yapabiliyorum, kendimi aktarabiliyorum.Oysa ben dergimi bu anlamda insanlar,yöneticiler,işdünyası sesini duyurabilsin diye randevu alıp,derdimi anlatabilmek için çok caba sarfederek,günde ancak ikna edebildiklerimle 2 röportaj yapabiliyordum.Ve yine mütevazi davranmadığımı düşünsenizde bu konuda da ilkleri gerçekleştirmenin zorluklarını yaşayan biri olarak,bunu belirtmek istiyorum.

3. Soru Kuruluş aşamasında yardım alabileceğiniz kişi ya da kurum var mıydı? Bu dönemde nasıl yardımlar almak isterdiniz?

Kuruluş aşamasında o zamanlar sadece muhasebecilerimizden şirket kuruluşu ile ilgili bilgi alabiliyorduk.Onlarında bu konuya ne kadar vakıf olduklarıda tartışılırdı.Bilenini bulmak zordu.Dolayısı ile de verilen parada onların insiyatiflerindeki tarifeler ile mümkündü.Ama ben hatırlıyorum,o zamanlar istenen ücret benim için çok fazla idi.Araştırdım ve kendi şirketimin tüm kuruluş işlemleri ile bizzat kendim uğraştım.Hatta bu konuda yaşadığım bir tecrübeyi de sizlerle paylaşmak isterim.Yıl O kadar uzak değil.1994 Yılı ve vergiler ile ilgili yasalarda değişiklik yapılmıştı.1994 Yılına kadar şirketimi şahıs firması olarak sürdürdüm.Artık ltd.yapmak istediğimi muhasebecime söylediğimde;'O'da bana ltd. yaparsak vergi avantajlarından bahsetti.Bende bunun üzerine şirketimi ltd.şti yapmaya karar vererek işlemlere başladım. Eminönü'nde ki bir bina içinde dosya kuyruğundayım, bekliyorum.Önümde bekleyenlerde dosya bir tane değil daha fazla ..Sıra bana geldi.İşlemleri yapan 'Memur' Muhasebeci olup olmadığımı sordu.Anlam veremedim ama 'hayır' değilim dedim.İşlemlerinde ne kadar zorluk varise hepsi benim içindi sanki.!! Oysa benim bir dosyam var daha kısa sürede bitmesi gerekirken bir türlü bitmedi.Günlerce sürdü.Oysa benim önümdeki muhasebecilerin çok dosyaları olsa da hemen halledip, işlerini bitirip gidiyorlardı.O zaman anladım ki; benden istenen para nereye gidiyor ve insanlar işlemlerini neden muhasebecilerine verip yaptırıyorlar.Oysa bugün sitenizde bu tür ve dahası da var olan bilgiler mevcut. Artık herşey teknoloji kullanabilen insanların ellerinin altındadır.Siteniz sayesinde tüm yardımları alabileceğime ve insanlarında aldıklarına inanıyorum.

4 Soru İşinizi sürdürürken en çok hangi alanlarda sıkıntı yaşıyorsunuz?

Vergi konularında ve banka kredilendirme konuları çok açık değil. Ayrıca şirket kuran kobi patronu kendisinin hangi alanlarda teşviklendirildiğini ve mevzuatınıda bilememektedir.Zaman zaman kobi ile ilgili bir çok konuda çıkartılan mevzuatlar,yasalar, avantajlar nelerdir bilinememektedir.Oysa bu konularda da bilgilendirici olunabilecek sizin gibi bilinen ve herkese ulaşabilen siteler bu tür bilgileride aktaran olmalılardır.

.5. Soru Sizce Türkiyeâ??de kobilere yeterince önem veriliyor mu?

Türkiye'de kobiler uzun yıllardır var.Ama adları konmamış ve farkındalığında değildik.Oysa 'KOBİ' sözcüğü de yeni yeni telaffuz ediliyor ve önemseniyor. Ama nekadar? Kobiler'e yönelik çalışmalar, onların lehine oluyor?!! buda tartışılır bir konu bence.Oysa önemsenmeli.Çünkü; Türkiye ekonomisinin %90'dan fazlasını ;'KOBİ'LER oluşturmaktadır.

6. Soru Teşvikleri yeterli buluyor musunuz?

Teşvikler uzun yıllardır zaman zaman belirli koşullar altında değişik şekliyle oluşrurulur ve ilgili kişi ve kuruluşlara verilir.Ancak hangi amaç doğrultusunda çıkartılır ve ne baz alınıp bunlar kişiler ve kuruluşlara verilir,bunu anlamak mümkün değildir.Bu da tartışılması ve irdelenmesi gereken ve kanayan yaralarımızdan.Tabi ki teşvikler verilmeli ve bence de iyi. Ama acil olanlar ve alınan kriterler içersinde de iyi hesaplar yapılmalı ve amaca uygunluğu izlenmelidir.

7. Soru Sektörünüzle ilgili olumlu gelişmeleri ve sıkıntıları anlatır mısınız?

Medya sektörü içinde uzun yıllardır bulunmaktayım.Sektörümüzün içinde de birçok aşılması gereken sorunlar var ama en ivedisi olan bence;Büyük firmalar olsun, Dernekler,belediyeler,sivil toplum kuruluşları dergi imtiyazı altında sadece kendi tanıtımlarını yaptıkları yazı ve görsellerden oluşan broşürlerini yayıncılık adı altında okuyuculara ulaştırmalarıdır.Bu sektörümüze ve yaptığımız işe maddi ve manevi anlamda zarar verici bir usluba dönüştürülmüştür.Bu doğru değildir ve zedeleyici bir hal almıştır.Bu vesile ile bu konununda ilgili makamlarca dikkatini çekmek istemekteyim. Tekrar basın yasası kuralları içindeki yeri sorgulanmalı ve uygunsuzluğu belirtilmelidir.

Eklemek İstedikleriniz?

Siteniz vesilesi ile şahsıma ve diğer sesini duyurmak isteyen kişi ve kuruluşlara verdiğiniz bu imkanlar için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.








 

Oylarımızı Sağ Duyumuzun Sesine Göre Verelim.
Kıymet Güzeliş tarih 20.04.2008, 20:46 (UTC)
  Türban konusu. Tüm insanlara artık bu konudan fenalık geldi.Oysa gündemimizi oluşturacak okadar değerli ve halledilmesi gereken konular varki;'' Avrupa Birliği'' ... Ayrıca ekonomi.. Ne olacak?? Bu ülkenin hali ve insanları..Bunlardan bir taneside benim..Zaman zaman düşündüğümde çıldırıyorum. Kısır bir döngü içinde insanlar kalakalmışlar.Yukarda birkaç kendini bilmez keyif sürerken, bizki onlara oy verip seçenler elimiz kolumuz bağlı, bize reva görülenler içinde; hayatta kalma savaşı veriyoruz.Buna ''dur'' demenin hukuki yanından sorumlu olanlar!!! Sizler yatağınızda nasıl uyuyabiliyorsunuz?..Ya 4 güç içinde yer aldığı söylenilen Basın Mensupları ve uyuyan büyük patronları.. Sizlerde zenginlik ve refah uykusundan uyanmaktan mı? korkuyorda böylesi sessiz kalabiliyorsunuz..Sadece size verilenler etrafında haberler oluşturmaktan başka birşeyler yapamaz durumdasınız. Bunun hesabı kendi vicdanınızda değilmi?! Gaflet ve ria rüyalarınızda olsun yatarken, uyurken sizlere mesajlar hatırlatmıyor mu?! Bu milletin okurları, yöneticileri, iş dünyası duayenleri sizleri ne susturuyor?!! Ria ve gaflete izin veriyor oluyorsunuz. Yaşam vampir yaşamına dönüşmüş. Vampirler artık gerçek yaşamda ısırmadan ama nefeslerimizi yavaş yavaş kesecek koşulları oluşturarak etrafımızı sarmış durumda..Tüm bunları anlıyabiliyorum ama vampirler tarafından hergün zayıflayan, açlıktan ölecek vaziyette yaşayan çoğunluklar, sizler niye rahat uyuyor görünmeyi kabul ediyorsunuz. Bunu ama hiçmi hiç anlamıyorum..Sesinizi, nefesinizi iyi kullanın. Özellikle size tek gerçek hak olarak verilen ''oy kullanma''günü geliyor. Bunu şimdiden iyi düşünün. Ve bu hakkı iyi kullanın..Sağduyunuzu dinleyin ve bu hakkı iyi değerlendirin ki; sizden sonraki gençler daha mutlu ve daha vampirsiz yaşamda olabilsinler.

 

A.V.M DENİNCE; YENİ YÜZÜ VE AKTİVİTELERİYLE ‘’CAPITOL’’ AKLA GELİYOR..
Kıymet Güzeliş tarih 13.04.2008, 14:53 (UTC)
 1993'te ilk açıldığında Anadolu yakasında büyük ses getirmişti Capitol, hele açılışındaki insanlarla dans eden robot aktivitesi oldukça ilgi çekmişti.
1993 yılında kurulan, İstanbullular’a Alışverişin, eğlencenin ve kültürel aktivitelerin tamamını 14 yıldır bir arada sunan Capitol Alışveriş ve Eğlence Merkezi, kısa zamanda alışveriş ve eğlence anlayışına getirdiği yüksek standartlarla, sadece alışveriş değil, aynı zamanda bir "yaşam merkezi" olarak hizmet vermektedir. Capitol Alışveriş Merkezi, ziyaretçilerinin alışverişin yanı sıra bir çok ihtiyacına daha cevap vermektedir. Misyonu, en iyi hizmeti Capitol' de geçirdikleri her anda ziyaretçileriyle buluşturmaktır. Capitol Alışveriş Merkezi, hedeflediği kaliteden ödün vermeden yolunda yenilikçi ve ilerici bakış açısıyla hızla ilerlemektedir. Capitol Akademi, mağaza çalışanları ve yöneticilerine yıl boyunca verdiği eğitimlerle hizmet kalitesini en üst düzeye çıkararak müşteri memnuniyetini mükemmelleştirme çalışmalarına devam etmektedir. Capitol Akademi tarafından uygulanan eğitimler, Türkiye'de ilk kez ve sadece Capitol Alışveriş ve Eğlence Merkezi'nde, yılın 365 günü kesintisiz olarak yapılmaktadır.
Son olarak şuan ki genel müdürünün de ismini zikretmek gerek;
24 yıllık Vakko deneyiminden sonra Capitol’ün başına gelen Özkan Şenyüz’ün, ekibiyle birlikte, Capitol’ü daha da yükseltebileceği öngörüsü çok net. En son bu ekibe Akmerkez A.V.M ‘den Emre Şen’i de genel müdür yardımcısı olarak atadı.
Capitol Alışveriş Merkezi Genel Müdür Yardımcılığı görevine bir ay önce başlayan Emre Şen ; Capıtol A.V.M İle ilgili tüm sorularımızı yanıtladı. İlgiyle okuyacağınız inancındayım.
Tabi ki ilk sorum Emre Şen kimdir? Olacak..
Emre Şen soruma yanıt verirken sanki 3. Kişiden bahseder gibi aktardı, kendi özgeçmişini. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Almanca İşletme Bölümü’nden mezun olan Emre Şen, Yüksek Lisans Eğitimini aynı üniversitenin Muhasebe Finansman (Alm.) Bilim Dalında Alışveriş Merkezlerinde Gider Yönetimi (Cost Management in Shopping Centers) bitirme teziyle sürdürdü.
Alışveriş Merkezleri üzerine kariyerine, 2001 yılında Üçgen Bakım ve Yönetim Hizmetleri’nde başlayan Şen, 2004 TT-TIM AVEA İnsan Kaynakları görevinden sonra, 2008 yılına kadar Akmerkez AVM’nin Finansal ve Operasyonel Konularıyla ilgili olarak kariyerinde yükselirken, 2008 yılının Mart ayına kadar görev yaptığı Akmerkez G.Y.O A.Ş. Genel Müdür Asistanlığından, Capitol Alışveriş Merkezi Genel Müdür Yardımcılığına atandı.
Özellikle Gayrimenkul Sektöründe Alışveriş Merkezleri ile ilgili birçok seminerlere, workshoplara da katılan Emre Şen, ICSC tarafından düzenlenen Center Management Eğitimlerini başarıyla tamamladı. Şen, İngilizce ve Almanca dillerini akıcı bir şekilde konuşuyor.
Capitol Akademi’nin çalışmalarından bahseder misiniz?
Capitol Akademi senenin 365 günü eğitim veren, alışveriş merkezimizin içindeki bir kurum. Bu yönüyle de Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. Bu konuya ayrılmış özel bir eğitim salonumuz var. Bir eğitmenimiz var. Alışveriş merkezimizin içindeki mağazalarımızın çalışanlarına hizmet kalitelerini artırıcı aklınıza gelebilecek her konuda eğitim veriliyor.
Mağaza çalışanlarımıza müşteri memnuniyeti, iletişim ve vücut dili, mağaza yöneticiliği gibi eğitimler veriyoruz.
Hizmet verilen kurumlarda eğitim şart. Bu sektörde eğitimde devamlılık şart. O zaman başarıya ulaşılıyor. Ayrıca kendi yönetim kadromuza da zaman yönetimi, lider yöneticilik gibi kişisel gelişimlerini destekleyici eğitim olanakları sağlıyoruz.
Meçhul müşteri araştırmaları yapıyoruz. Araştırmaların sonucunda elde ettiğimiz bulguları mağazalarımızla paylaşıyoruz. Mağazalara, eksikliklerini gidermelerini söylüyoruz. Bizim ve firma sahiplerinin tespit ettiği eksiklikleri de göz önüne alıyoruz. Eğitmenimiz ona göre bir program hazırlıyor. Çok iyi neticeler alıyoruz. Üç senedir devam ettiğimiz bir proje bu ve alışveriş merkezlerine baktığımızda ilk ve tek. Bu proje ilelebet devam edecek. Bu konuda kendimize güveniyoruz.
Artık rekabetin hat safhaya geldiği günümüzde, bu hassasiyeti herkesin göstermesi gerekiyor. Sadace burada bulunan mağazalarımıza kiracı gözüyle bakmıyoruz. En iyi hizmeti vermeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Ayrıca müşterilerimiz de bizden yardım isterse bir mağazadan memnun kalmayıp, o konuya da el koyuyoruz ve destek veriyoruz.
Alışveriş merkezimize gelen her misafirimizin buradan mutlu ve keyifli bir şekilde ayrılması amacımız. Bunu sağlamakla hem biz hem de mağazalarımız yükümlü.
Müşteri profilinizden bahsedebilir misiniz? “Sadık müşteri” olarak tanımlayabileceğiniz bir kitle var mı? Varsa bunu sağlayan etkenler nelerdir?
Capitol, Türkiye’nin ilk alışveriş merkezlerinden biri, 14 yıldır hizmet veriyor. Ve neredeyse 14 yıldır sadece bizi tercih eden ziyaretçilerimiz var. Bu yadsınamaz bir gerçek. Biz ziyaretçilerimizin kendilerini evlerindeki gibi güvende hissetmelerini sağlıyoruz ve onlara ruhu olan bir alışveriş merkezi sunuyoruz. Bunun dışında kaliteli bir mekan sunuyoruz ve personelimiz ziyaretçiler konusunda çok hassas ve dikkatliler. Capitol’e geldiğinizde mutlaka güler yüzle karşılanırsınız ve tüm bunların yanında dünya markalarının içinde olduğu bir shopmix bütününe sahibiz.
Sosyal sorumluk projeleri devam edecek
Özkan Şenyüz Genel müdür olarak göreve başlayalı 1 yıl oldu. Bu bir yıllık süreç içersinde Capitol’de neler oldu?
“Kendi evimizin önünü temizleyelim” diyerek işe başlayan bir slogan İle yola çıkan Özkan Şenyüz; Burada eğitimleri devreye soktu. Özellikle temizlik grubundaki çalışanlarımıza eğitimler verildi.Bu eğitimlere birebir Özkan Şenyüz kendiside katıldı. Eğitimlerde Capitol müşterilerinin çalışanlardan neler beklediklerini anlattı. Haziran 2007’den itibaren bu projenin devamı olan Proje kapsamında; her mağazadan çalışma performanslarını engellemeden 1 personel alarak, her gün devam eden bir programa başlandı. Mağazaların kurum kültürlerine dokunmadan, daha güzel hizmeti nasıl verebiliriz, bunu konuşmak ve en iyi hizmeti verebilmek için eğitimler verildi. Çalışmalarımızın temelinde gülümseyen müşterilere sahip olmak yatıyordu. Bu, biraz da satış eğitimi gibi aslında. Eğitimler sonucu sertifika verildi.. Capitol Akademi yaklaşık 4 yıldır benzer eğitimlerine halen devam ediyor.
Capitol’ de Özkan Şenyüz bey’in göreve gelmesi ile pek çok yeni aktivite de dikkatimizi çekiyor. Bunlardan biri de Anneler Günü’nde hayata geçen Capitol Ormanı. Bu ve benzeri faaliyetlerinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
Evet .Biz mümkün olduğunca sosyal sorumluluk kampanyalarına önem veriyoruz. Ancak özellikle belirtmek istediğim şey; yapılan kampanyaların A.V.M’ de yer alan mağazalarla beraber yapılması gerekliliği. Mağazalar önlerinde yapılan aktiviteler hakkında bilgi sahibi olmalı, aktivitelere mümkün olduğunca dahil olmalı.
Kampanyalarımızın ilkinin KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) ile gerçekleştirdik. Bu kampanyaya tüm mağazalarımız katıldı. Mağazalarımızda satılan bilekliklerin geliri KAGİDER’E ayrıldı. Sevgililer Günü’nde Türk Kalp Vakfı yararına bir organizasyon yapıldı. Son olarak da TEMA ile Anneler Günü’nde “Capitol Ormanı” projesine imza attık. Tekirdağ taraflarında gerçek anlamda bir orman meydana geldi. Bu konudaki çalışmalarımız bununla sınırlı kalmayacak. Müşteri portföyümüzün ilgisini çekebilecek kampanyalar yapmaya gayret ediyoruz. Önümüzde Babalar Günü var. Yine benzer faaliyetlerimiz olacak.
Sinema keyfi Capitol’de farklı
Alışveriş merkezleri aslında bir yanlarıyla da sosyal aktivite alanları. Özellikle sinemalar bu konsept içinde çok önemli. Bebekli aileler için Capitol ’ün yeni başlattığı bir uygulama var. Bunun detaylarını alabilir miyiz?
Bu oldukça ilgi çeken bir uygulama oldu. Küçük çocuğu, bebeği olan ailelerin sinema keyfinden mahrum kalmaması fikriyle, “Beşikten Sinemacılığa” İsimli bir uygulama başlattık. Oldukça ilgi ve beğeni topladı.
Sinemalarımızla da farklıyız. Capitol Türkiye’de en fazla sinema salonuna sahip . 14 adet salonumuz var ve son yenilenmelerle oldukça modern bir sisteme sahip.
Bugün bir sinemaya gittiğinizde 15 ila 22 dakika arasında süren reklam seyrediyorsunuz. Capitol sinemalarında reklam süresi sadece 5 dakika. Bu oldukça önemli bir uygulama. Türkiye’de hiçbir sinemada bu kadar kısa süreye rastlamanız mümkün değil.
Eski Capitol ile bugünkü Capitol arasında yapısal açıdan çok büyük farklar var,
eski sade görüntüsünün yerini artık farklılıklarla dolu hizmet anlayışını benimsemeye bırakmış durumda. Görsel kalitenin yanı sıra organizasyonlardaki kalitesini de artıran Capitol’ün başarısı yeni kaliteli müşteri kitlesi ve yeni kiracılarıyla açıkça ortada. İlk gününden bu yana Capitol’de olan Boyner(eski Çarşı)’den sonra Marks&Spencer ve Shaya grup mağazalarının Capitol’de bir arada buluşması iyi bir getiri sağladı.
Zaten şu bir gerçek ki büyük markaları mağazaları arasında barındırabilmiş bir alışveriş merkezi organizasyonel açıdan eksik kalmaz ise kar topunun çığa dönüşmesi gibi bir ivmeyle yükselir; Capitol de bunu yaptı!
Bu yeniden yapılanma, beraberinde uluslararası ödülleri de getirdi;Uluslararası Alışveriş Merkezleri Konseyi ICSC (International Council of Shoppings Centers) tarafından 27 Nisan 2006'da “Yenilenen Alışveriş Merkezleri” dalında “Avrupa’nın En iyi Projesi” seçildi.
-Birleşmiş Markalar Derneği’nin (BMD) düzenlemiş olduğu 2005 yılı Alışveriş Merkezleri ve Mağazalar Yılbaşı Tasarım Yarışması’nda “Nahıllar ve Kartopları” projesi ile de birinci seçildi
-Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği’nin 1999 yılında ilk defa düzenlediği Alışveriş Merkezleri yarışmasında “Sigarayı Capitol’de Bırakın” kampanyasıyla da “Pazarlama” dalında “Başarı Ödülü”ne layık görüldü.
AVM organizasyonları, pazarlama kampanyaları vb başarılarının yanı sıra verdiği hizmetler ile de oldukça büyük avantajlar kazandı.
-Doorman ve servis hostesi hizmeti
-Valet parking
-Capitol Spectrum 14 kart
-Alo Capitol
Titreşimli koltukları ile ilgi odağı olan Spectrum 14 Sinamaları da Capitol’ün büyük artıları arasında.
O eski kötü ses sistemi ve rahatsız koltukları olan sinema salonlarından sonra hizmete soktuğu Spectrum 14 çok fark getirmiş durumda.
Capitol Mağazaları’nda hizmet kalitesini artırmak amaçlı olarak kurduğu Capitol Akademi de yerinde ve etkili bir çalışma olarak müşterilere somut kalite artışı olarak yansımayı başardı.


 

Eski Esnaf Hastanesi Tekrar yapılandı.
Kıymet Güzeliş tarih 28.02.2008, 01:54 (UTC)
 


Esnaf Hastanesinin Y.K.B olan Erdal dönmez bey ile Hastanenin yeni hali ve tüm konularda söyleştik.Kendisine ayırdığı zaman ve verdiği bilgiler için teşekkür ederim.Yazıyı ilgi ve merakla okuyacağınız inancındayım.

Erdal Bey, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben 1971 mezunuyum, 62 yaşındayım, 37 senelik inşaatçıyım, inşaat mühendisiyim, mütahhitlik yaptım, ama şimdi emekli oldum artık inşaat yapmıyorum. 50 yaşından sonra biraz hayır işleriyle uğraşalım deyip bu işlere girdik. Aşağı yukarı 8 senedir bu vakfın yönetim kurulu başkanıyım, aynı zamanda da bu binaları yapan mühendisim.

İstanbul Huzur Hastanesi hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne zaman kuruldu? Esnaf Hastanesi’nden bugünlere nasıl gelindi? Zannediyorum bu geçiş dönemi yargıya intikal ederek dava konusu olmuş. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Esnaf Hastanesi 1937’de İTO, İSO, İstanbul Ticaret Borsası ve İstanbul Esnaf Hastanesi Derneği tarafından kuruldu. Ticaret Odası hastaneye en büyük maddi katkıda bulunan oluşumdur. Esnaf Hastanesi Derneği’ni de kuran Ticaret Odası’dır.

1970’lerde Türkiye’de huzurevi için ihtiyaç hasıl olduğu görülünce, bilumum tüccar hayatlarının sonunda kimsesiz, bakımsız kalıp sıkıntı çekmesinler diye Ticaret Odası öncülüğünde, hayırsever zatı muhteremlerin katkılarıyla 1972’de huzurevi kurulmuş. Bu 25 dönümlük arsa alındı, huzurevi özel yapıldı, 1973’de temeli atıldı, 1985’de inşaatı bitti.

İlk defa Anadolu yakasında bir üniversite hastanesi için görüş oluştuğunda biz Marmara Tıp Fakültesi’ne arsayı kiraya verdik, hala kiracımızlar, ama zannediyorum 1-2 sene içinde yeni binalarına geçecekler.

Burada 66 çift kişilik oda mevcut, aşağı yukarı 50 tanesinde konuklar tek kişi kalıyorlar, üç dört aile odaları çift kişi kullanıyor. Odaların müstakil salonu, oturma odası var, balkonları var, odaların içinde banyo, oturma grubu, yatak grubu ve mutfak mevcut, ayrıca konuklara her türlü hizmet veriliyor, yemek yapılyor.

Marmara Üniversitesi Hastanesi ile anlaşmamız var, herhangi bir sorunda anında tıbbi yardım sağlanıyor. Devamlı hasta bakıcılar, sağlık elemanları mevcut. Belirli günlerde üniversite hastanesinden doktorlar gelip kontrol yapıyorlar.

Ben buranın eski kurucularındanım. 2000’de başkan olarak işe başladım, buranın çehresini değiştirdik, onarımlar yapıldı, kadrolar sağlamlaştırıldı, burası istenilen aranılan bir vakıf haline geldi. Bizim burada kar amacımız yok. Huzurevi için bayağı sıra var.

Esnaf Hastanesi, 1990’lardan sonra büyük bir ödeme zorluğuna girdi. O zaman dernek bünyesinde bulunuyordu, yani vakıf kadar sıkı denetime tabi değildi. Ama vakıf ile derneğin kurucuları aynı, yani İTO, İSO, İstanbul Ticaret Borsası… Dernek olarak o dönemde odalardan devamlı maddi yardım istediler, hastane devamlı borçlanıyordu, hizmet kalitesi düşüyordu. 2004’de kurucular, odalar dediler ki sonuçta derneği de biz kurduk, hastaneyi de biz yaptık, odaların dışarıya yardım imkanını azaltan kanunlar çıkınca Esnaf Hastanesi’ni vakfın bünyesine almaya ve bu şekilde ona yardım etmeye karar verdiler. Düşünülen derneğin insiyatif dışında olduğu ve denetlenmesinin de zor olduğuydu.

Hastane 2004’den sonra genel kurul kararıyla vakfın çatısı altına girdi. 2004’de 4 trilyon TL borçları vardı, 7 – 8 aydır doktorlar para alamamışlardı, çıkan personelin ödenmesi gereken kıdem tazminatları vardı, resmi dairelere 100 milyar TL civarında borçları söz konusuydu. Genel kurulun, odaların isteği doğrultusunda derneğin 4 trilyonun üzerindeki borçlarını ödedik, 6-7 trilyon TL de hastaneye masraf ettik ve hastaneyi bu konuma getirdik. 2006 yılına kadar çalıştık, hastaneyi Mayıs 2007’de açtık.

Türkiye’de hastaneler hızlı gelişiyor. Esnaf Hastanesi’nin 60 senelik bir mazisi var, adı var, İstanbul’un ilk özel hastanesidir. Buradaki hizmeti devam ettiriyoruz, piyasada tutunması için reklamını yapıyoruz, burada kar amacımız yok. Bugüne kadar sağlık kuruluşlarından, ilgili makamlardan gelip de beğenmeyen olmadı. Şu anda İstanbul’un en iyi 2-3 hastanesinden biri..

Vakfın ayakta durabilmesi için odalar destek sağlıyor. Yönetim kurulu odalardan gelen kişilerden oluşuyor, Ticaret Odası’ndan 3 kişi, Sanayi Odası’ndan bir kişi, Ticaret Borsası’ndan başkan vekili, Balıkçılar Derneği’nden de yine 2 kişi mevcut, diğer iki üye ise kuruculardan, yönetim kurulu toplam 9 kişi. 2002’de buraya kurumsal kimlik kazandırdık, vakfa maddi katkı sağlayanlar yönetim kurulunda ağırlık kazandı.

Mahkeme olayları:

Odaların önerileriyle, hukukçuların görüşleriyle, İstanbul Ticaret Odası’nda yapılan genel kurulla, oybirliğiyle derneğin vakfa devredilmesine karar verildi, çünkü dernek amaç ve gayesini yitirmişti. Kuruluşunda derneğin şöyle bir gayesi vardı; bu yönetim hastaneye para temin eder. Bu nedenle, bağlayıcı maddesi olduğu için hastane elden gidince dernek kendini feshetmek mecburiyetindedir, çünkü derneğin başka geliri yok. 4 trilyon TL borçla hastane vakfa devredildi, bunu söylemiyorlar, zannediyorlar ki hastane durup dururken vakfa hibe edilmiş. Bizim görüşümüzü benimsemeyen bir grup da vardı, “karışmayın, tüzüğü değiştirmeyin, bırakın Esnaf Hastanesi yerinde kalsın.” diyorlardı.

Sağlık Bakanlığı dedi ki devirde siz onlara burada bir oda verin, onlar tavsiye işini yürütecekler. Dernek herkesin malını almış ve hepsine demiş ki “ben size ölene kadar bakacağım.” İmkanlar elinden gidince derneğin bakacak durumu yok tabii. Hastaneyi devralınca bize gelip mallarını geri istediler. Bazılarını mahkeme kararıyla, bazılarını ise istek üzerine iade ettik.

2004’de nasıl olsa tasviye edilecek diye derneğe muhasip üye, imza yetkisi olan üye oldum. Burada derneği yapılandırmaya çalıştık, ancak vakıf devralınca dernek amacını yitirdi tabii. Biz bunları yaparken buraya siyasi iki arkadaş geldi, beni şikayet ettiler. Derken bir vakıfta bugüne kadar hiç olmayan bir hadise oldu ve buraya 18 tane Maliye’den müfettiş geldi, bir suç unsuru bulamadılar.

Esas dava konularından bir tanesi de; 750 tane derneğin üyesi var. 20 sene önce ölmüş adam dernekte üye görünüyor. İTO’dan, Mehmet Yıldırım’ın zamanındaki başkan vekilleri derneğin yönetim kurulu üyesi, 50 senelik idare heyeti üyeleri bunlar, Sanayi Odası’ndan, Borsa’dan olanlar da böyle senelerce burada bulunan kişiler. Sonradan yönetim kuruluna aldığımız iki kişiden biri şikayet etti; “bunlar üyeleri siliyorlar, onların yerine para yatırıyorlar.” dediler. Derneğin bütün yönetimi görevden alındı, biz mahkemeye gittik, dedik ki bizi görevden almanız için bizim bir şey yapmış olmamız lazım, para çalmış olmamız ya da böyle ağır bir suç işlememiz lazım, böyle bir suç unsuru bulunamadı. O dönemde topladığımız para 10 milyon lira yani siyasi bir olay bu, dava hala devam ediyor.

Bizim yerimize atanan kayyumların hepsi devlet memuru, 650 milyon TL maaş alıyorlardı, 650 kuruş geliri olmayan bir dernek için, genel kurulunun kapanmasını istediği bir dernek için, derneği yaşatmak için kayyum atıyorlar. Bu kayyumlar, işlerinin çok olduğu gerekçesiyle dava açarak kendilerine 2.5 milyar lira maaş bağlanmasını talep ettiler. Bütün yapılanlar genel kurulun onayıyla yapılıyor, soruyoruz buna rağmen biz neden yargılanıyoruz, sebep yok, neden kayyumda yönetim, sebep yok.

Kayyum hastaneyi vakıftan geri almaya uğraşıyor, oysa anayasada madde var, bu konuda yetkili genel kurul. Ayrıca burasını kurucuları devretmiş, devir işlemine valilik, İçişleri Bakanı, Vakıflar Genel Müdürlüğü müsaade etmiş. Ama burada bir ele geçirme politikası devam ediyor. Buraya 8-10 trilyon bağış yapabilecek insanlar var, ama bu aymazlığı görünce herkes kenara çekiliyor. Adam 200 milyar bağış yapıyor, adama 10 milyon için sahtekarsın diye dava açıyorlar. Hayır işleri destekleneceğine köstekleniyor.

İstanbul Huzur Hastanesi’nde kimlere, ne tür hizmetler veriliyor?

Mayıs’da hastane yeni açıldı, burada verdiğimiz hizmeti tabana yaymak istiyoruz. Bu sene içerisinde hastane kendi kendini kurtarır duruma gelecek.

Hastanemize SSK’lılar, Bağkur’lular, Emekli Sandığı mensupları, herkes gelebiliyor. İhtiyaç sahibi, parası olmayan, mal da bağışlayamayan, bu tip insanlar için de vakfın ayırdığı % 20’lik bütçesi var, o kullanılıyor.

Her türlü hizmet veriliyor, her branştan doktorumuz var. Kardiyoloji, kalp cerrahi servisimiz 15-20 gün sonra açılacak. Orası açılınca yatak sayımız da çoğalacak, binamız müsait zaten, binamız 100 yatak kapasiteli. Boş odalarımız, kullanmadığımız bazı katlar var.

‘Dinlenme evleri’ projesindeki hedef kitlenizin özellikleri nelerdir?

Buraya gelecek kişilerin kendi işlerini görebiliyor olmaları lazım, ayrıca belli bir yaş sınırımız var, kadınlar için 60, erkekler için 65 yaş sınırımız. Bizim maliyet hesabımız her zaman başabaş gelir. Üniversite ile kiracımız olduğu için mukavelemiz var, su, elektrik ve doğalgaza para vermiyoruz. Tek kişi 1.700 Lira’ya odada stüdyo daire gibi kalır, biz kişinin yıkanmasından hizmetine her şeyine bakıyoruz. 4 öğün yemeğimiz var. Daha ucuz olarak 850 milyon Lira’ya bir tek kişilik, bir de çift kişilik oda var.

Bu tip projelerin ülke genelinde çoğalması için neler yapılmalı?

Huzurevcilik zor, devletin buna sempatik bakması lazım. Devlet geçen seneye kadar %18 KDV alıyordu, şöyle ki; ben size bedava bakıyorum, size fatura kesiyorum, almadığım paradan % 18 devlete KDV ödüyorum. Devletin bu konuda politikalar oluşturması lazım.

Türkiye’nin çok huzurevi ihtiyacı var. İnsan yaşamında büyük değişiklikler var. Buradaki insanların çocukları var ama onların yanında oturmak istemiyorlar, o jenerasyondan sıkılan, kendi jenerasyonuyla oturmak isteyenler çoğalıyor. Bizim burada yaş ortalamamız 85. Hepsi lise ,üniversite mezunu insanlar. Biz burada kaliteli bir yaşam biçimi sunuyoruz.

Özellikle eklemek istedikleriniz?

Devletin bizim gibi vakıflara sahip çıkması lazım, idarecilerin de böyle harcanmaması lazım, bu huzursuzluk yaratıyor. Sağlık sektörüne devletin daha iyi bakması lazım, politikalar üretmesi lazım. Sağlıkta açık var, bu tip yerlerin çoğalması lazım. Bütün dünyada her yerde vakıf hastaneleri ağırlıkta.

İstanbul Üniversitesi ile hizmet anlaşması yaptık. Yılbaşından sonra Çapa ve Cerrahpaşa’dan hocalar hastalarına burada bakacaklar, sirkülasyon olacak.

Akciğer kanseri teşhisi için bir alet varmış, bundan Türkiye’de sadece 2 tane mevcut, bir tanesi Cerrahpaşa’da, o da eski zaten, Nisan’da yenisini bir bağışçımız aldı bize…
 

<-Geri

 1  2 Devam -> 
 
 
Toplam 26105 ziyaretçiBugün Burdaydı.
KENDİ İŞİNİZİ İNŞAA ETMEK İSTEYENLER. GELECEĞİN İŞİNİ KURARAK, EĞİTİMLERİNİZİ ALIN,KADROLARINIZI KURUN,KENDİ HOLDİNGİNİZİN PATRONU OLUN. ZAMANI KATLAYARAK ZENGİN OLUN VE KARİYER YAPIN.''http://dionetv.dione.com.tr/''İZLEDİKTEN SONRA DİSTRİBÜTÖR KAYDINIZ İÇİN mail atınız. VEYA KAYDINIZI'' http://www.dione.com.tr/index.php''TIKLAYIN AÇILAN SAYFADA ''DİSTRİBÜTÖR KAYDI''İÇİN TEKRAR TIKLAYIN.İSTENEN BİLGİLERİ GİRİN.EN ALTTA DİSTRİBÜTÖR ID NOSU OLARAK (M0900004127) İ YAZIN.CV.LERİNİZİ BEKLİYORUM. kiymetguzelis@ceoara.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol